Halkın Geçim Düzeyi
- Hurrian Network
- Jan 2
- 2 min read
Halkın Geçim Düzeyi

Maalesef ki içinde bulunduğumuz son yıllar, insanların karnını doyurmak için girdiği bir savaş mücadelesinden fazlasıdır. Özellikle covit belasından sonra, son 4 yıl dövizin de patlamasıyla, süreç Kıbrıs Türk halkını (esasında tüm dünyayı) büyük bir kaosun içine çekmiştir. Eski yıllarda insanımız kazandığı ile evini ailesini geçindirir, çocuğunu okutur, kaliteli bir sosyal yaşam sürer ve az da olsa birikim yapabilirdi. Şimdilerde insanımız yemeğini almak dışında lükse sosyal hayata gezmeye eğlenmeye veda etmiş durumda. Hatta markete girdiğinde saatlerce ₺1'nin hesabını yaparak, her mamülün daha ucuz olanına bakarak, reyon reyon dolaşmaktadırlar. Aylarca evine kırmızı et alamayan insanların sayısı gitgide çoğalmakta. Evin temel gıdası olan ürünler her geçen gün lüks sınıfına girmekte ve vatandaşın elini belini bükmektedir.
Asgari ücret yükseliyor, maaşlar hayat pahalılığı oranında artıyor, ancak geçim telaşı aynı doğrultuda zirveye çıkıyor. Bu nasıl çelişki ?
Demek ki çare asgari ücreti artırmakla yahut hayat pahalılığını yükseltmekle yeterli olmuyor. Alım gücü düşükse insanlar da nefes alacak takat kalmıyor. Çok daha düşük maaşlarla vatandaş bundan 3 sene öncesine kadar rahatlıkla buzluğunu dolduruyor, üstünü başını onarıyor, tatiline gidebiliyor, hatta arabasını bile değiştirebiliyordu. Bugün 2024'lerde maaşlarda 6 ayda bir hayat pahalılığı artışı yapılsa da, asgari ücret yukarılara taşınsa da hayatımızın en temel cümlesi o "geçim sıkıntısı' olmuştur. Bu iki kelime özetle hayatımızda ciddi bir rol oynamaktadır.
Eskiden 3 sınıf vardı. Zengin, orta, fakir. Orta sınıfı ölmüş yok olmuş durumda. Zengin eski gücünü yitirmekte, fakir ise benliğini kaybetmiş, yiyecek bir dilim ekmeği arayacak hale gelmiş. Alım gücü yükseltilmeli. Toplumun bir de marketlerdeki fiyat dengelemesi sağlanmalı, bir kuruşa olan başka bir yerde üç kuruşa satılmamalı.
Alım gücünün artması ve serbest piyasanın denetlenmesi, içine düştüğümüz kötü günlerin en önemli çıkışları olacaktır.
Bana göre hayat pahalıllığındaki artışlarda maaş seviyesine göre düzenlenmelidir. Sigorta maaşı olan artışla 3 - 4.000 yukarı çıkmakta ancak 50 binin üzerinde hele 70-80.000 maaş alan bürokrasi sınıfı bir gecede şölen yaşıyor. Diğer küçük sınıf zaten küçükken 3-4.000 artışla sadece o ay 3-4.000 fazla tavuk, baklagil, patates tüketirken üst sınıf 20.000'e yakın artışla lüksüne lüks katıyor. Bunun Adalet neresinde ? Eşitlik nerede ?
Örneğin alt maaş alanlara %50 artış verirken zaten maaşı yüksek olanlara %10 artış verilebilir böylece ne olur? Zengin fakir durumu yangın seviyesine ulaşmaz ve toplum feodal sınıflandırmaya mahkum olmaz.
Sözlerime son verirken, her bireyimizin bu pastadan eşit dilimler alabileceği, adaletli ekonomi, kaliteli büyüme, insanların belki çok lüks değil ancak düzgün ve temel gereksinimlerini sağlayabilmesi, çocuğunu bir şeyden mahsun bırakmayacağı pırıl pırıl refah içinde ve ekonomimizle orantılı sağlıklı huzurlu bir yaşam diliyorum. Hepinize ve diyorum ki bizler Kıbrıs Türkü olarak bunu fazlasıyla hak ediyoruz.
Comments