top of page

Yıldız Tilbe Dilinde Sevmek.

  • Writer: Hurrian Network
    Hurrian Network
  • Dec 5, 2024
  • 2 min read

Updated: Mar 11

Yıldız Tilbe dilinde sevmek.


ree

Şimdi çok uzaklarda olan eski bir dostum radyoda çalmaya başlayan Yıldız Tilbe’nin şarkısını mırıldandığımda garipsemişti beni. Hatta kendince yakıştıramamıştı böyle şarkıları sevmemi. O soğuk Ankara kışında çok da önemsememiştim, içinde yaşadığı topluma yabancılaşmış, burjuva bir bakış açısı deyip geçmiştim sadece. Oysa müzik yaşam gibidir, kulağa hoş gelen her tınısı güzeldir. Yıldız’dan Müslüm’e, Ahmet Kaya’dan Sezen Aksu’ya belki saymakla bitiremeyeceğimiz kadar isim Türk Pop Kültürü içerisinde çoğunluğun beğenisini kazanmış gerçek bizi anlatan ikonlardır. Özellikle imkansız, erişilemez, sahte sevgi, acı ve ezilmişliği içerisinde barındıran şarkıların toplumun çoğunluğu tarafından sevilmesi ve beğenilmesi ise popüler kültürü besleyen, yeniden doğuran gerçeğin bir fotoğrafıdır.


Kapitalizmin zorla dayattığı yeni yaşam biçimine göre sevgi, özlemek, sadakat gibi öğrenip sindirdiği kavramları da günümüzde yeniden gözden geçirmek zorunda kalıyor insan. O nedenle insanların seçtikleri sevgi figürleri ve duyguları arasındaki ilişkiyi daha bir ilgi ile gözlemek ihtiyacı hissediyor bazen. Örneğin insanlara baktığımızda tüylü bir dostu kafesler arkasına kapatacak, ezip döverek eğitecek kadar sevgiyi öğrenmişinden tutun da kendince en imkansız aşk tiplemesini seçene kadar çevremizde her türlüsünü görebilme imkanına sahibiz.


Üzerinden yıllar geçti ve geçen gün Trans kimlikli eski bir dostu ziyaretimde sıcak bir Mağusa sabahı asma altında içtiğimiz kahve sohbetinde arkadan gelen müzik yine Yıldız Tilbe dilinde sevmek üzerine olan bu eski anımı aklıma getirdiği için döküldü kalemimden işte bu yazı…

”Bozulur yasaklar kurallar, sevişmek bağışlanmaz. Aşkınla başım dönerken vursalar ölemem.” diyordu Yıldız, “sabahın bu vaktinde bu şarkılar ne?” diye iliştim sandalyeye . Gullümle, şakayla başlayan sohbet birden durgunlaştı. İçi titreyerek anlattı sonra. Sanayiden birisini sevmiş yine… Kendince duyguları ne? Beni kullanıyor mu yoksa gerçekten istediği için mi yanımda karmaşası derken bu kişinin sosyal medya hesabını görme imkanı bularak gerçekte olan ne var ne yok kendi şahit olmuş her şeye. Yıldız dilinde bir anlamda “iyi ve dürüst” delikanlının ortada kalan cenazesiydi aslında yaşanan ona göre. En çok da “Sonunda herkes mutlu olacakmış, sanki öyle bir son varmış gibi hayal kurduk işte. Aşk madeni yağ kokuyormuş sandım” tanımlaması etkiledi beni.


Toplum baskısını hisseden grupların, ast-üst ilişkisinin hırpaladığı, emekçi, yoksul insanların yaşam mücadelelerinde yapabilecekleri tek şey sevmektir. Başkalarının önünde düğme ilikleyen baş eğen ya da eğdirilenlerin sesidir o şarkılar. Çoğunun sosyal medyada sergileyeceği Alman tankları veya yarıştıracağı markaları yoktur. Kim bilir belki de o gün 15 saat çalışmıştır evin kirasını denkleştirebilmek için. Bir anlamda 24 saati oyuncağıdır seçilen sevgi kişisi. İmkansız ve ulaşılamaz olmalıdır o dilde… Acıtanı sevmek ve acıtarak sevmek belki…

Özellikle LGBT kültürü içerisinde Yıldız’ın yeri de ayrıca hep ilgimi çekmiştir. Zira toplumun tüm homofobisine rağmen LGBT’ler sevdi mi başka severler, korkarsınız. Hatta onlar sevmezler, gökten tapınacak yeni bir kitap indirirler kendi iç dünyalarına. İnsanların kötü niyetlerine karşı en zayıf kaldıkları durumdur her yasağa karşı sevebilme cesaretleri. Sevmek ve sevilebilmenin her renkten tanımıdır can yakan sevgi öyküleri için Yıldız. Bu nedenle belki çoğunun öyküsünü farklı suretlerde anlatır şarkılarında.

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page