top of page

Bir Selamın Hikâyesi: Trafikte Kaybolan Kültürümüz Köşe Yazarı -Avukat Ayşe Öztabay

  • Writer: memleket gazetesi
    memleket gazetesi
  • Aug 6
  • 1 min read

ree
ree
ree
ree
ree

Küçük bir tebessüm, bir baş selamı, bir el kaldırışı… Kıbrıs’ta trafikte selam vermek sadece bir nezaket değil, bir kültür meselesiydi. Yaya yola adım attığı anda dururdu araçlar. Tali yoldan çıkmak isteyen bir sürücüye, anayoldan gelen nazikçe yol verirdi. Hata yapan olursa öfke değil, anlayış olurdu karşılığında. Sadece bir el hareketiyle, tanımadığımız birine "sorun değil" demeyi öğrenmiştik. O selamlaşmalar, o anlık göz teması; işte bunlar bizim toplumsal ahengimizin en ince detaylarıydı.

ree

Ama artık her şey değişiyor. Değişen sadece yollar değil, yön tabelaları değil; değişen biziz. Değişen nüfus yapımız, göçle gelen farklı kültürlerin bizden bir şey öğrenmesi beklenirken, ne yazık ki biz onlara benzemeye başladık. Yıllar içinde içselleştirdiğimiz bu kadim trafik kültürümüz, anlayış ve hoşgörüyle yoğrulmuş bu yol terbiyemiz; gürültü, acelecilik ve bencillik içinde silinip gidiyor.


Oysa yol vermek sadece fiziksel bir davranış değil, bir yaşam biçimiydi bizim için. "Sen geç" demek, sadece direksiyon başındaki değil, hayatın her alanındaki saygıyı yansıtıyordu. Şimdi ise camlar karartıldı, bakışlar kaçırıldı, korna ile konuşulan, agresyonla yönetilen bir trafik diline hapsolduk.


En çok da o selamlaşmaları özlüyorum. Trafikte karşılaştığımız yabancıların bile bir anlığına "bizden biri" olduğunu hissettiren o küçük ama derin anlamlı selamlaşmaları. Bir kültürün yok oluşuna sadece seyirci kalmak değil bu; susarak onaylamak gibi.


Trafikteki bir selamın, toplumdaki büyük saygının aynası olduğunu unutmamalıyız. Kaybettiğimiz sadece bir alışkanlık değil, birlikte yaşama kültürümüzdür.

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page