Türkiye’ye Sığınan Siyaset Ece Balcı – Köşe Yazısı

Ben Türkiyeli bir babanın çocuğu olarak sana haddini bildirmek istiyorum Sayın Arıklı. Çünkü sen kendini Türkiye kökenlilerin sözcüsü ilan etmiş gibi konuşuyorsun ama öyle değil. Bizim adımıza konuşamazsın. Türkiye, 1960 anlaşmasına göre Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörüdür ve Kıbrıs konusundaki söz hakkını buradan alır. Bunu bilmeyen yok.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, iki devletli çözüm Türkiye’nin de yararına değildir. Peki öyleyse, AKP yönetimi neden hâlâ bu söylemin peşinde koşuyor ve bu seçimlerde Tatar’ı desteklemek için sahaya iniyor? Neden Türkiye’nin menfaatine olmayan bir yol “kurtuluş reçetesi” gibi gösterilmekte ve halkın aklı karıştırılmaktadır?

Seçim meydanlarında Türkiye’yi kalkan yapmaya kalkışmanız, halkın geleceğini gerçekten düşündüğünüzü değil, kendi koltuk kaygınızı gösterir. Çünkü bu seçim, Türkiye’nin varlığı ya da yokluğu seçimi değildir. Bu seçim, Kıbrıs Türk halkının kendi iradesiyle geleceğini belirleyeceği seçimdir.

Siyaseti korku üzerinden yürütmek kolaydır. “Türkiyesiz kalacağız” algısı yaratmak, bugünkü iktidarların sorumluluklarını gizlemek için kullanılan basit bir oyundur. Peki siz neden bu kadar korkuyorsunuz? Neyin kaybedilmesinden çekiniyorsunuz? Kaybedecek olan halkın geleceği mi, yoksa sizin yıllardır kurduğunuz iktidar düzeni mi?

Milliyetçilik maskesiyle meydanlarda hamasi nutuk atmak kolaydır. Ama asıl mesele, bu ülkenin gençleri işsizlikten göç ederken, vatandaşlık dağıtımlarıyla demografi değişirken, doğamız çıkar gruplarına kurban edilirken sesinizi yükseltip yükseltmediğinizdir. “Federasyon bitti, iki devletlilik tek çıkış” deyip masayı kapatmak marifet değildir. Marifet, halkın iradesini çarpıtmadan, korkularını sömürmeden, şeffaf ve cesur bir şekilde geleceği inşa etmektir.

Sayın Arıklı, bu halk algı oyunlarına değil, samimiyete oy verir.